18 Eylül 2008 Perşembe
ÜTOPYA DA BİR SEÇİM
NETİCEDE TUTUTURDUK SAYILIR!
Dün geceki maçı izleyip keyifle işe giden insanların tümü bu akşam başlarına geleceklerden tabiki haberdar değildi..Neydi o öyle kabus gibi?Zannedersem UEFA Kupasında ki en zorlu rakibi yendik..Bravo çocuklar.Milan PSV hakgetire hiçbiri Bellinzona kadar değildir..Grublara kalırsak vay halimize.Biz bu sene hiç bir maçı göbeğimizi kaşıyarak seyredemeyecek miyiz..Tansiyonu olmayanı tansiyon hastası yapar bu takım,bir de stent takılı olanları düşünün Galatasaray böyle oynamaya devam ederse kesin by-pass adamlar.Biz hep oynadığımız rakip takım kalecilerini milli yapmak zorundamıyız ? Neticede galibiyet gelibiyettir. Biz 3-1 alrız demiştik ama 4-3 oldu.Yazımızı PORTO ya selamla bitirelim.ne olmuştu sahi fener yenilmişti dimi? :)
PATLAYAN KOMBİNE SATIŞLARI
Yılardır kombine bilet satışlarında sorun yaşar takımlar.Ama Hollanda da bi takım varki sormayın.Maçlar resmi olarak başlamadısanırsam ama tüm kombine biletler bitmiş.Takımın adı FC DE RAKT Bayan futbol takımı üstelik bu oyunuetekle oynamak istiyorlar..Peh peh peh..Çoğunuzun şimdiden Hollanda ya gitmeyi şöyle kafasından geçirdiğini biliyorum ama bilet yok.Tek dileğimiz Digitürk ve Dsmart tan birisinin bu maçları yayınlaması:)Birazda takım hakkında bilgi verelim ama sadece giyimleri ile ilgili haberlere ulaşabildim.Hollanda'nın güneyinde yer alan "Noord Brabant" eyaletinde bulunan Uden şehrinin FC de Rakt takımının bayan futbolcularının kıyafetleri Hollanda futbolunun gündemine oturmuş durumda. Çünkü takımın oyuncuları formalarının altına şort değil etek giyiyorlar. Bu kulübün bayanlar kategorisindeki tüm yaş grubu takımlarında aynı.
Aslında takım henüz resmi olarak hiçbir maça çıkmadı, ama eyaletin yerel radyolarından Radio 538'e verdikleri röportaj ve çektirdikleri takım posterini görünce,Hollanda'lı otoriteler futbol kurallarını hatırlatma gereği duydular. Takımın oyuncuları eteğin hareket serbestisi açısından daha avantajlı olduğunu ve içinde daha rahat hareket ettiklerini söylüyorlar. Öte yandan futbol kuralları müsabakalarda forma altına mutlak surette şort giyilmesini öngörüyor. Hollanda federasyonu son birkaç gündür bu konuyu konuşmak için toplantılar düzenliyor. Ülke çapında yayın yapan SBS 6 ve Belçika kanalı Nostalgia da Uden'li bayanları çeşitli haberlere konu yaptılar. Eğer toplantı sonucunda takıma izin çıkarsa dünya tarihinde ilk kez bir bayan futbol takımı etekle mücadele edecek ve tabi bu diğer takımlara da örnek olacaktır. Tabi Hollanda federasyonundan onay çıkarsa yıllardır "bizi İngiltere Premier Ligi'ne alın" diye kapıda bekleyen Rangers ve Celtic bu sefer ellerinde İskoç etekleri ile soluğu Hollanda'da alırlar mı bilemem.
17 Eylül 2008 Çarşamba
89. GÜN
16 Eylül 2008 Salı
İDDAA EDİYORUM!!
Real Madrid rakibini gole boğar en az 4 fark.Atmıyorum biliyorum..Bate Borisov KESİN KAPANACAK tek hedefleri madara olmamak....Liverpol un işi zor beraberliğe yatarlar 1-1.GALATASARAY Bellinzona karşısında turu getirecek sonucu alır.1-3 ..Beşiktaş işi zor 2 farklı galibiyet onlara yeter.Fenerbahçe inşallah Hacettepe karşısında oynadığı oyunu oynar,favorim PORTO. Porto 2-0 lik skora yatar..Tabi bunlar temenni ve benim bu hafta sonu takımların oynadığı futbola bakarak yaptığım saptamalar..Cuma günü Bate Borisov mu madara olmuş ben mi? Göreceğiz....
15 Eylül 2008 Pazartesi
87.GÜN SES ÇIKMAYA BAŞLADI
TAKİP ETTİĞİMİZ GÖNÜL VERDİĞİMİZ TAKIMLAR NE YAPTI?
Nihayet! Es es gol attı önce 3 tane yemişti ama olsun.Ligde gol atamamak bayağı bir prestij kaybıydı.Yarın iş yerinde hiç olmazsa tesllimiz var."Olum fenerin 2 mağlubiyeti var bizim 1 hem aramızda 1 puan fark var,yaa"Yerler mi bilmiyorum? 3-1 lik skor canımızı acıttı.Hem Antalya ve Kocaeli nin üstündeyiz hala naber...La Liga da bizim takım bu sene bizi çok hoplatacak iki kez geriye düştüğü maçı 4-3 kazanmasını bildi Real Madrid. Salı günü puan durumları ve Avrupa kupalarında gönül verdiğimiz takımların alacağı skorları tahmin etmeye çalışacağız.GALATASARAY mı maalesef bu haftada galibiyet yok.Üst üste 2 haftadır galibiyet yok...
14 Eylül 2008 Pazar
GEÇTİĞİMİZ HAFTA ÖNE ÇIKAN GÜNDEM.HABERLER MAKALELER
"Ulusal sermaye korunmalıdır"
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Özince, "Cumhuriyet'in çok önemli bir ekonomik devrim" olduğunu belirterek "Türkiye'de ekonomi adına planlı ne yapıldıysa Cumhuriyet döneminde yapılmıştır" dedi. Ülkelerin sermayeleriyle ilgili politikalarının ayrı olmak zorunda olduğunu vurgulayan Özince, "Ulusal sermayeyi savunmak kısıt getirir" değerlendirmesinin büyük hata olacağını söyledi.
HÜRRİYET
"Başbakan'a cevabım"
Bir Başbakan'ın, elindeki bütün devlet imkanlarını ile bir medya grubunu yok etmeye çalışmasının demokrasilerde yeri yoktur.
MİLLİYET
"Bu altının tadı başka"
11 yaşında geçirdiği kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum olan milli okçu Gizem Girişmen, Çin'deki Paralimpik Olimpiyatları'nda altın alıp Türkiye'nin gururu oldu.
RADİKAL
"Bülent Arınç ayarı"
Arınç'ın Deniz Feneri'ne dair yolsuzluk iddialarına masafeli duruşunu Erdoğan da paylaşmaya başladı, ama Erdoğan üslup olarak yine sertti. AKP'nin Beyoğlu ilçe toplantısına katılan Başbakan Erdoğan, 70 dakikalık konuşmanın 45 dakikasını Doğan Grubu'na ayırdı, ama geçen haftaki tehdidinin aksine yeni iddia getirmedi. En önemli gelişmeyse Erdoğan'ın Deniz Feneri'ne dair suçlamaları avukatlık yaparcasına savunma yerine, eski TBMM Başkanı Arınç'ın,"Her suç ya da iddia araştırılmalı" tezine gelmiş olmasıydı.
TERCÜMAN
"Hedefi CHP'yi parçalamak mı?"
Yerel seçimlerde DSP'den gireceğine kesin gözüyle bakılan Sarıgül'ün, bundan sonraki en büyük hedefinin ise DSP Genel Başkanı olarak Baykal'ın karşısına çıkmak olduğu konuşuluyor.
AKŞAM
"FBI'dan nasıl soydun ziyareti"
Türk polisinin, dünyanın en tehlikeli sanal vurguncusu 'ChaO" lakaplı Çağatay Evyapan'ı yakalaması olay oldu. 'Hacker'ın yıllarca köşe kapmaca oynattığı gizli servisler, Hollywood'a taş çıkartan soygun sırlarını öğrenmek istiyor.
POSTA
"O şimdi altın kız"
Gizem Girişmen 11 yaşında gerçirdiği trafik kazası sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Kazadan 3 yıl sonra babasını kaybedip büyük acı yaşadı. Bunlara rağmen hayattan kopmadı, Bilkent Üniversitesi'ni dereceyle bitirdi. Gizem Dün de Çin'deki Paralimpik olimpiyatlarında okçulukta Türkiye'ye altın madalya getirdi.
VATAN
"İşte tarafsız özgür medya"
Aydın Doğan ve medya grubuna dün de ağır bir dille yüklenen Erdoğan, 'yandaş medya'ya övgüler yağdırdı: "Allah'tan Türkiye'de bağımsız gazete ve TV'ler var da, millet gerçekleri oradan öğreniyor"
STAR
"Yanına kalmaz"
Başbakan Erdoğan "Yolsuzluğun yalanı bile bize ağır gelir. Yanlış yapan bedelini öder. İftira atanlara mücadelemizi hukuk içinde yaparız" dedi.
SABAH
"Medya şapkasına hortum bitti"
Erdoğan, Aydın Doğan'ın hem işadamı hem yayıncı şapkasıyla gönderdiği mektuplara canlı yayında cevap verdi.
YENİ ŞAFAK
"Şapkaları karıştırma"
Doğan'ın kendisine yazdığı mektuplara dikkat çeken Başbakan Erdoğan uyardı. Yayıncı ve işadamı şapkalarını karıştırma. Benden imtiyaz bekleme.
ZAMAN
Gıda fiyatları rekor kırarken tarım birlikleri borç batağında
KİT kamburundan kurtulmayı başaran Türkiye, Benzer bir sıkıntıyı tarım satış kooperatiflerinde yaşıyor. 7 yıl önce 3 milyar YTL borçları silinip özelleştirilen birlikler yine batağa saplandı. Bu defa rakam faiziyle birlikte 1 milyar YTL olarak hesaplanıyor.
BESLAN BASKINI
"PUTİN' İN GÖZLERİNİN İÇİNE BAKMAK VE ÇOCUKLARIMIZIN ÖLÜMÜNDEN ONUN SORUMLU OLDUĞUNU SÖYLEMEK İSTİYORUZ.."(Susanna Dudiyeva,Beslan Anneleri Komitesi)......................1 EYLÜL 2004...Rusya'ya bağlı Kuzey Osetya Özerk Cumhuriyeti'nin Beslan şehrinde,okulların açıldığı çarşamba günü 32 silahlı adam,yakınlarda ki bir ormanda buluştu ve silah dolu bir kamyon ve iki jipe binerek Beslan' a doğru yola koyuldu..Bir okula girdiler.Okulda, öğrenciler, öğretmenler ve velilerden oluşan 1200 kişilik bir topluluk vardı.Saldırganların şefi,öğrencilerin hedef alınmasına karşı çıkan bir rehineyive sonradaüzerlerine patlayıcı bağlıiki militanı öldürdü.Sonrada okulu patlayıcılarla donattılar.Perşembe günü 26 rehineyi serbest bıraktılar.Cuma günü öğle saatlerinde bir patlama duyuldu, bunu silah sesleri izledi.Militanlar ve rehineler kaçmaya başladı.Rus özel birlikleri binaya girdi.Ve olay büyük bir trajediyle sonuçlandı:156'sı çocuk 338 kiş öldü.Beslan saldırısı aydınlatılamayan bir olay olarak kaldı.Saldırganların arasında Çeçen,İnguş, Oset ve hatta bir iddaya göre Araplar vardı.Bazı militanların 2002 ve 2003 de tutuklandığı ama rüşvet karşılığında serbes kaldıkları ortaya çıktı.Olayı izleyen medya ya Rus yetkililer büyük zorluklar çıkardı.Saldırıyı daha sonra Çeçen direnişçilerinin liderlerinden Şamil Basayev sahiplendi.Fakat Basayev, bombacılara Rus istihbaratının göz yumduğunu iddaa etti.Beslan saldırısı, bütün dünyada çok büyük bir infial yarattıve Çeçen davasına nisbetenanlayışla yaklaşanları da bir kere daha düşünmeye sevketti.Putin ve Çeçenlerin yine birlikte rol aldığı Moskava'daki tiyatro baskınında 42 militan ve 119 rehine ölmüştü..
EN FANTASTİK AÇIKLAMA ANKET SONUÇLARI
GALATASARAY BİZİ ÜZDÜ...
13 Eylül 2008 Cumartesi
ES ES ANKET
BİR HAFTADA NELER OLDU NELER
9 Eylül 2008 Salı
ZORUNLU ARA
7 Eylül 2008 Pazar
FUTBOL SADECE FUTBOL DEĞİLDİR..
6 Eylül 2008 Cumartesi
12 CESUR YÜREK BELÇİKA YI DEVİRDİ
1. Periyot: 13-15
Devre: 36-28 (Türkiye lehine)
3. Periyot: 49-54
Beş Faulle Çıkan: Van Rossom 37.58 (Belçika)
Türkiye, böylece gruptaki 2. galibiyetini alarak 4 puanla zirveye yerleşirken, diğer maçta ise Ukrayna, Fransa'yı 78-77 yendi.
ULUSAL MAÇTA FUTBOLCULARIN YILDIZLARI
Stat: Hrazdan
Hakemler: Tom Henning Ovrebo xxx, Geir Age Holen xxx, Jan Peter Randen xxx (Norveç)
Türkiye: VOLKAN xx, GÖKHAN GÖNÜL xx, GÖKHAN ZAN xx, SERVET xx, HAKAN BALTA xxx, EMRE xx, MEHMET xxx, ARDA xxx, TUNCAY x (Dk. 65 AYHANxx), SEMİH xx (Dk. 86 GÖKHAN ÜNAL x), MEVLÜT x (Dk. 55 KAZIM xx)
Goller: Dk. 61 Tuncay, Dk. 77 Semih (Türkiye)
Milliler 3 puanla başladı: 0-2
Türkiye A Milli Futbol Takımı, 2010 Dünya Kupası 5. Eleme Grubu'ndaki ilk maçında Ermenistan ile Erivan'da karşı karşıya geldi. Milliler ilk yarısı golsüz eşitlikle tamamlanan maçı 61. dakikada Tuncay ve 78. dakikada Semih'in attığı gollerle 2-0 kazandı.
Karşılaşmanın ik yarısında vasat bir oyun sergilyen ay-yıldızlı ekip, yine de Mevlüt Erdinç ile girdiği 2 net pozisyonda gole çok yaklaştı. Millilerin orta alanda organize olmakta zorlandığı gözlenirken, ilk 45 dakika 0-0'lık eşitlikle sonuçlandı.
İkinci yarıya daha iyi başlayan Türkiye, Ermenistan kalesinde daha sık giderken, aradığı golü de 61. dakikada Tuncay ile buldu. Bu dakikada sol taraftan yapılan ortada Colin Kazım topu kale sahasında doğru çevirdi. Tuncay beklemeden yaptığı vuruşla Türkiye'yi 1-0 öne geçirdi.
Etkili oyununu gol sonrası da sürdüren A Milli Takım, 78. dakikada farkı 2'ye çıkardı. Sağ tarafan kullanılan köşe vuruşunda Aurelio topu kafayla kaleye doğru vurdu. Pozisyonu iyi takip eden Semih, direğin dibinde topa dokunarak skoru 2-0'a taşıdı.
ERMENİSTAN MAÇI (YILMAZ ÖZDİL)
Yer, Erivan...
Hrazdan Stadı.
Hakem düdüğü çaldı...
Tarihi maç başladı.
Ermenistan-Türkiye!
*
Gol umudumuz, Abdullah.
Kalecimiz, Recep.
*
Bismillah, dakika 1...
Maça fırtına gibi giren Abdullah, cesur çalımlarla Ermeni defansının arasına daldı, plaseledi, top az farkla auta gitti... Bu ani kontratak, Ermenileri kendine getirdi, toparlandılar, sağlı sollu geliyorlar. Recep zorlanıyor... Ohannes’in sert şutunu son anda kornere çeldi. Ama tehlike geçmedi... Bizim defans armut gibi seyrederken, Mıgırçyan kafayı çaktı, Recep uçtu, uzadı adeta, tam çizgide yakaladı. İlk yarı böyle bitti.
Dakika 66...
Ermenistan ceza sahası içinde topla buluşan Abdullah, kendisinden beklenmeyen bir hareketle, yaradana sığınıp patlattı, goooooooool! Ağlamak istiyorum sayın seyirciler... Türkiye sarmaş dolaş... Ermeniler bunalımda.
Ve, dakika 89...
Maçın bitmesine artık saniyeler var. Maalesef, Türk milli takımı her zaman olduğu gibi, gevşedi... "Nasıl olsa işi bitirdik" diye lay lay lom gezinirken, olanlar oldu... Zafer sarhoşluğu yaşamamızdan faydalanan Mıgırçyan, düzgün bir vuruşla, sağ doksana taktı.
Recep seyretti...
"N’ooluyor" demeye kalmadı...
Dakika 90.
Rakibi küçük görmenin kaçınılmaz faturasını Mikitaryan kesti, kaleyi görür görmez vurdu, Recep’in şaşkın bakışları arasında, sol doksandan ağlarda!
Santra bile yapamadık, santra...
Hakem bitiş düdüğünü çaldı.
*
Hem vallahi, hem billahi...
*
"Abdullah attı" diye sevindik.
Recep yedi, yenildik!
*
Ermenistan 2, Türkiye 1...
Ümit milli maçıydı bu.
1915 değil...
15 gün önce.
Yılmaz Özdil
Hürriyet
5 Eylül 2008 Cuma
45
4 Eylül 2008 Perşembe
OLİVER KAHN
MAÇA MI GİDELİM ?
TUZLA TERSANELERİ İÇİN BUGÜNE DEK YAPILAN EN FANTASTİK AÇIKLAMA
3 Eylül 2008 Çarşamba
ES ES 2 DE 2 YAPTI..
İLHAN SELÇUK 3 EYLÜL 2008
“Sarhoşum, sarhoşum, birinin sarhoşuyum..
Şarap içtim, şarap içtim, birinin elinden şarap içtim..
Kadeh gibi beni kırdı ve hemen doldurdu..
Onun kırışı boşuna değildir; belli ki bir kırdıran var...”
*
Yukarıdaki dizeler “Hazreti Mevlânâ’nın Rubaileri” (Şefik Can - Kültür Bakanlığı Yayınları) kitabından 2011 sayılı dörtlüğü oluşturuyor...
Geçenlerde bu köşede Mevlana’dan birkaç rubaiyi yayımlayınca bir dostum:
- İnanamıyorum, demişti, Mevlana içkiye, şaraba, sarhoşluğa böylesine meylediyorsa neden bugünkü Konya’da içki içilecek bir yer yok?..
Sorunun yanıtını aramadan önce Mevlana’dan ve aynı kitaptan birkaç güzel rubaiyi daha sunmakta yarar var...
*
“Bugün, sarhoşça bir dönüp dolaşayım..
Bugün başımın kâsesinden şarap kadehi, içki bardağı yapayım..
Bugün, bu şehirde hiç durmadan sarhoş sarhoş gezeyim..
gezeyim de deli divane etmek için bir akıllı arayayım.”
Soru:
Mevlana’nın sarhoş sarhoş gezmek istediği şehir Konya mıdır?..
*
Bir rubai daha:
“Sevgilinin uğrunda gururu terk eden
Benlikten geçerek kendini alçaltan cana yemin ederim
Onun aşkıyla, güzelliğiyle mest olan başa yemin ederim...
Beni, bir elimde sevgilinin eli, öbür elimde kadeh ile gördükleri..
O mutlu ân’a yemin ederim..”
*
“Haram olan içki ile dolu öyle bir kadehi var ki sorma..
Can düşmanı, fakat öyle latif bir şarapla dolu kadehi var ki sorma..
Benim önüme öyle ham bir şarap getiriyor ki sorma..
Beni öyle bir adla çağırıyor ki sorma..”
*
Mevlana’nın dörtlüklerinde ham sofuluk yoktur; gönülden gönüle insan sevgisinin hoşgörülü sarhoşluğundan nasibini almış şiirin dizeleri vardır...
13’üncü yüzyılda yaşadı Mevlana, Belh’te doğdu, Konya’ya yerleşti...
Neden?..
Bir yandan Moğol istilası uç veriyordu; ama, asıl neden Belh’teki İslamda ağır basan katı bağnazlıktı...
Namaz kılmayanlar, oruç tutmayanlar kırbaçlanıyordu...
Özgür düşünceleri nedeniyle Mevlana’nın bu taassup ortamında rahat yaşayabilmesi olanaksızdı...
O dönemde Anadolu’da her türlü düşünce hoşgörüyle karşılanıp tartışılabiliyordu...
Mevlana bu nedenle Konya’ya yerleşti...
*
Peki, bugün Konya’da her türlü düşünce rahatça tartışılabiliyor mu?..
Bir kadeh şarap içilecek yer bulunmayan bugünkü Konya Mevlana’nın rubailerine yakışıyor mu?..
İLHAN SELÇUK
Cumhuriyet
2009 A İLK ADIM GÜZEL...86-73
MUSTAFA BALBAY 3 EYLÜL 2008
İki taraf da kendisini “kazanan” ilan edecek!
Hangi komşumuz olursa olsun, bu sütunlarda çevremizi konu ettiğimizde hep şunu vurguluyoruz:
Ne olursa olsun, öncelikle komşularla ilişkiler... Türkiye’nin bir komşular politikası olmalı, karşılıklı saygı, karşılıklı çıkarlar çerçevesinde iyi ilişkiler kurulmalı!
Bunu çekincesiz tüm komşular için istiyoruz.
Dünyada komşularıyla çok kötü olup, içinde huzur olan, iyi kalkınan bir ülke yok. Her coğrafya için geçerli olan ekonomik kurallardan biri şudur:
Ülkelerin ekonomik ilişkilerinin ortalama yarısı komşularıyladır!
Bu oran bizde henüz yüzde 15’leri geçemedi.
Bunda faturanın tümünün bize ait olduğu söylenemez ama, Türkiye’nin “komşular politikası” adı altında özel bir çaba sürdürdüğünü söylemek de zor...
***
Yukarıdaki değerlendirmelerimiz Ermenistan için de geçerli...
Yürekten dileğimiz Ermenistan’la da iyi ilişkiler içinde olmamız, sınır kapılarını açıp sinir kapılarını kapamamız!
Bu nasıl olur?
Tek başına futbol maçıyla değil...
Biz Türkler, kalbimizle düşünmeyi sevdiğimiz için jestlerle örülü, göstermelik de olsa iyi niyet kokan her adımın ülkeler arasındaki bütün buzları eritmeye yeteceğini düşünüyoruz.
Bunu en çok Yunanistan’la ilişkilerde görüyoruz. Vaktiyle, sirtaki-zeybek oynamanın karşılıklı güven arttırıcı en önemli adım olduğunu düşündük!
6 Eylül’de Erivan’da Ermenistan-Türkiye milli maçı var; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu maça giderse, iki ülke ilişkilerinde dev bir adım atılmış olacak!
Peki, aradaki sorunlar çözülecek mi; çözülmesini bir yana koyduk, çözüm için sağlam bir zemin oluşacak mı?
Görünmüyor...
Varsa yoksa, Gül maça gitsin, dostluk fitilini ateşlesin!
Gül, dün akşam saatlerine kadar henüz karar vermediği haberini sızdırdı, ama ziyaretin altyapısını hazırlamak üzere Erivan’a bir heyet gitti bile...
***
Ermenistan’ın Türkiye açısından görünümünü özetleyelim:
1- 1915’te Ermenilere soykırım uygulandığına ilişkin tezlerinin 100. yılda, yani 2015’te tüm dünyada tanınması için her türlü çabayı sürdürüyor.
2- Dünya kuşatmasının ardından Türkiye’ye de bunu kabul ettirmeyi ve devamında gereklerinin yerine getirmesini sağlamayı hedefliyor.
3- Kafkas dengelerinde sürekli Türkiye’nin karşısındaki saflaşmalarda yer almayı ilke ediniyor. İran-Ermenistan-Rusya üçgeni işliyor.
4- Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal etmeyi sürdürüyor. Bu konuda uluslararası kamuoyu oluşmaması için her şeyi yapıyor.
Bütün bunlar dururken, futbol diplomasisi neyi çözebilir?
Şu söylenebilir:
Kardeşim bırakın bu gerçekçi çözüm numaralarını, iki ülke nasıl olursa olsun karşılıklı ilişki kuruyor. Fena mı?
Elbette fena değil; ancak, böylesi diyaloglar taraflarda beklenti yaratır da boşa düşerse, başlangıçtan daha kötü bir noktaya gelinir. Bir bakıma kaş yapayım derken, göz çıkarmış olursunuz.
Olası ziyaret bir tek şu işe yarar:
Gül, Erdoğan’dan biraz daha fazla gezmiş olur!
MUSTAFA BALBAY
Cumhuriyet
Bedava kömür dağıtıyorlar mı?
Dağıtıyorlar.
Bedava bulgur, makarna?
Dağıtıyorlar.
Ekmek arası köfte?
Dağıtıyorlar.
Düğünde-sünnette altın?
Takıyorlar.
Memleket çadırkent oldu...
Binlerce yıllık Türk tarihinde, örfümüzde, ádetimizde, geleneğimizde görülmedik biçimde, icat çıkarıp, avanta yemek dağıtmayı "iftar" haline getirdiler mi?
Getirdiler.
11 ay "altta kalanın canı çıksın" politikası izleyip, 7 yıldızlı otellerde fink atanlar, 1 ay boyunca mahzun bir ifade takınıp, "Bak sana erzak getirdim" diye gariban gecekondulara gidiyor mu?
Gidiyor.
Kamyon kasalarından Yeni Cami güvercinlerine serper gibi fırlatılan tavuk parçalarını, pirinç poşetlerini, çocukları eze eze kapışan çaresiz insanlarımızı, çaresiz şekilde izliyor muyuz ekran başında?
İzliyoruz.
Sadaka toplumu olduk mu?
Olduk.
*
İyi dinleyin o zaman...
*
Yukarıdaki "kalkınma"ydı.
Aşağıdaki de "adalet..."
*
Sağlık Polikliniği’nde öğretmenlere taksicilere falan "yüzde 25 indirimli" hizmet veren CHP’li Kadıköy Belediye Başkanı kusurlu bulundu, yargılanacak...
Niye?
Gelir kaybına neden olduğu için!
Yılmaz Özdil