31 Ekim 2009 Cumartesi

YİĞİT BULUT SEN BİR KORKAKSIN!

Şamilim Tayyarımdan sonra bir de karşıma Yiğit Bulut çıktı.
Keşke bu ikincisi adı gibi "yiğit" biri olsaydı.
Ne yazık ki o bir korkak.
Birilerine yaranma telaşı bundan.
Artık sayısını unuttum, bir Ergenekon İddianamesi'nde adı "Yalçın Küçük, Mehmet Ağar, Enis Berberoğlu ile birlikte yemek yiyip toplantı yaptılar" diye geçince dünyası karardı. Ne yapacağını bilemedi. Ve medyadaki artık sık sık gördüğümüz tüm kurnazlar gibi hemen bugüne kadar yazdıklarını, söylediklerini yutup kendine yeni bir yol çizdi. Olabilir. Korkabilir. İnsanidir. Anlayışla karşılarım.
Dün dönekleri de anlayışla karşıladım.
Ama...
Lakin...
Ne zaman bunlar döndükleri yere küfür etmeye başlarlar, karşılarına geçip aslan kesilirim.
Bu Yiğit Bulut bugün ki yazısında diyor ki; "Dün beni kandırdılar, ama şimdi belgeler ortaya çıktıkça görüyorum ki beni nelere alet etmişler!"
Eee yazsana nelere alet olmuşsun sen?
Ve sen ne zavallı biriymişsin ki bu kadar çabuk alet oluveriyormuşsun.
O zaman bugün de alet oluyorsun.
Senin hiç mi kendi görüşün yok. Hep mi güdülüyorsun böyle.
Öyle ya, sizler önce kurnazlıkla mevkinizi-makamınızı belirliyor, ondan sonra o koltuğun fikrini savunuyorsunuz. Bugüne kadar sizin dünyaya ilişkin hiçbir özgür fikriniz olmadı, olamaz da. Hep, kişisel hırsınızın kurbanı oldunuz.

Sizin, sizlerin hayatınıza fikriniz yön vermez, sizler fikirlerinizi o hayata göre dönüştürürsünüz. İşte biz bunun adına döneklik deriz. Ve bizim topraklarımızda kurnazlardır dönek olan, yoksa fikir namusuna inananlar değil.

Bak Yiğit Bulut...
Sana bir şey söyleyeyim: Efendileriyle yükselen efendileriyle düşer!
Kendine efendi arayışından vazgeç.
Kendin ol.
En azından olmaya çalış.
Durumun inan hiç iyi gözükmüyor.

Derdinin ne olduğu belli; odatv.com, Habertürk'te neler olduğunu yazdı.
Ve efendin hemen seni görevlendirdi; sen de tutup satır arasında bize çatmaya çalışıyorsun.
Bir de utanmadan bizi "yetkililere"; savcılara, polise ihbar ediyorsun.
Bu kadar alçaldın demek.
Bu kadar kendinden geçtin demek.
PKK itirafçılarına benzediğinin farkında mısın?
Sorunun psikolojik olduğunu biri sana söylemeli!

Bak yiğit olmayan Yiğit.
Bu puşt zulası günler geçecek.
İnan geçecek.
Önemli olan bu zor günlerde gazetecilikte- habercilikte ısrar etmektir.
Sen bunu yapamadın. Tırstın. Tüm hırçınlığın aslında kendine.
Ve bu nedenle inatla gazetecilikte ısrar edenlere düşmanlık yapıyorsun. Tüm dönekler gibi...
Mesele budur...

Ayhan Bozkurt
Odatv.com

Hiç yorum yok: