8 Kasım 2009 Pazar

İşte Atatürk’ün Kürt politikası açılımı

Bilindiği gibi 10 Kasım Atatürk’ün ölüm yıldönümü.


Gündemdeki konu demokratik açılım. 10 Kasım’da TBMM’de, açılım gündeme alınsın mı, alınmasın mı tartışması yapılıyor. Doğal olarak konu ile ilgili açıklamalar yapılıyor. Bu durumu göz önünde bulundurarak TBMM’ye öneride bulunmak istiyorum. Gerekirse bu öneri ve çalışmalarımı TBMM’ye de takdim ederim.

Önerim; “TBMM’den, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Doğu ve Güneydoğu’da izlemiş olduğu politikayı ve Atatürk’ün yaptığı Kürt sorunu açılımının kamuoyuna sunulması konusunda gündem oluşturularak açılım tartışmaları yapılmalı ve halk bu konuda bilgilendirilmelidir.”

“Atatürk’ün Doğu ve Güneydoğu Politikası” ve Atatürk’ün Kürt sorunu açılımı ilgili geniş kaynaklı kitap çalışmamda yaptığım tespitler özetle şöyle:

Birlik mesajları: Mustafa Kemal 24.6.1919 tarihindeki Söylev’inde Kürtleri kardeş olarak niteleyerek şu ifadede bulunur:

”Kürtler kayıtsız, koşulsuz devletten ve Türk kardeşlerinden ayrılmayacaklarını ve bu uğurda son nefeslerine kadar mücadeleye ve yaşamlarını feda etmeye hazır olduklarını söylemişlerdir...”

KARDEŞ KÜRTLER

Atatürk, halka şefkat eli uzatmış ve bölge halkı ile bütünleşmiş, ayrımcılık yapmamış, her fırsatta birlik ve dayanışma temasını şu sözleri ile vurgulamıştır:

”Van’dan, Diyarbakır’dan, Trakya’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e kadar yurdumuzun her köşesindeki memleket evlatları aynı cevherin damarlarıdır.”

? Atatürk’ün bölgedeki kalkınma hamlesi ve bölge ile ilgili görüşleri:

Harap ve bitap düşen memleketi bayındır hale getirmek için ‘Doğu Açılımı’ yapan Atatürk, halkın şu iki isteğine önem vermiştir: Okul ve yol... Doğu ve Güneydoğu’nun sosyal ve ekonomik şartlarını iyi bilen ve halkı iyi tanıyan Atatürk, ömrünün son anlarına kadar bölge için çaba göstermiştir. Bölgenin yoksulluğu karşısında duygulanan Atatürk, Hasan Rıza Soyak’a şunları söyler:

‘BUNALIYORUM ÇOCUK’

“Bunalıyorum çocuk, büyük ıstıraplar içinde bunalıyorum. Gittiğimiz her yerde dert ve şikâyet dinliyoruz. Her taraf maddi ve manevi derin yokluklar içinde.” Ve kalkınma hamlesi bu dönemde daha da hızlandırılır. Atatürk döneminde 6124 işyeri açılır. Atatürk 1935 tarihinde GAP’ın temelinin atılması talimatını Celal Bayar’a verir.

Atatürk, Doğu ve Güneydoğu’ya yaptığı gezi ve incelemelerindeki gözlemlerini Sabiha Gökçen’e şöyle ifade eder:

“İnsan ömrü yapılacak işlerin azameti karşısında çok cüce kalıyor. Geçtiğimiz yerlerde fabrikalar görmek istiyorum, ekilmiş tarlalar, düzgün yollar, elektrikle donanmış köyler; küçük fakat tertemiz, sağlıklı, insanların yaşayabileceği evler, büyük yemyeşil ormanlar görmek istiyorum. Gürbüz çocukların yüzleri sararmamalı, dalakları şiş olmayan çocukların okuduğu okullar görmek istiyorum... Batıda ne medeniyet varsa doğuda da aynı medeniyet olmalıdır... Ben yapabildiğim kadarını yapayım, sonra ne olursa olsun demek benim kitabımda yok. Geleceği, geleceğin Türkiye’sini düşünmek görevim. Bir iş aldık üzerimize, bir harbin üstesinden geldik, şimdi ekonomik alanda savaş veriyoruz, daha da vereceğiz. Bu heyecanı yaşatmak, bu heyecanın ürünlerini görmek lazım.”

? 10 Kasım’ın anısına, Atatürk’ün 7 Kasım 1937 Tunceli ziyareti:

İlk Meclis zabıtlarında Doğu ve Güneydoğu sorunu gündemlere gelir ve sıkça konuşulur. Örneğin Dersim Mebusu Hasan Hayri Bey, Dersim’in, bugünkü adıyla Tunceli ve çevresindeki durumu Meclis gündemine taşır ve hükümetin aldığı tedbirler tartışmaya açılır, görüş ve önerilere yer verilir. Bu dönemde Dersim ve civarının asayişi ve diğer konular ele alınır.

10 Kasım kutlama hazırlıklarının yapıldığı bu günlerde; Cumhurbaşkanı Atatürk, hasta hali ile 7 Kasım 1937 tarihinde (ölümünden bir yıl önce) Tunceli’ye gider. O dönemde yayınlanan Ulus gazetesi haberi manşetten şöyle verir.

“Tunceli halkı büyük şefi, emsalsiz tezahüratla karşıladı.”

TUNCELİ ZİYARETİ

Atatürk’ün 7 Kasım 1937 tarihinde son açtığı bayındırlık eseri Tunceli’de bulunan Singeç Köprüsü’dür. Singeç adının geçmişteki hikâyesi şöyledir: Asırlarca Munzur suyundan geçenler sinerek geçtikleri için bu isim verilmiştir. Böylesine kaygıların kalmamış olmasına rağmen, huzur ve güvenliğin nasıl nimet olduğunu anlatmak için ismin yerinde kalmasını Atatürk istemiştir. Singeç Köprüsü; Elazığ-Tunceli yolunda, 36 metre açıklığında betonarme kemer şeklindedir. Tunceli bölgesinin ilk önemli eseridir. Köprü o zamanın parası ile 29.419 liraya mal edilmiştir.

Yer darlığından yapılan okul ve öğrenci sayısını yazmıyorum. Özetle Atatürk’ün Doğu ve Güneydoğu politikasını; “eğitim- adaletli paylaşım ve kalıcı yatırım, halkla bütünleşmek” şeklinde ifade etmek mümkündür.