15 Haziran 2010 Salı

ROBERTO BAGGİO; BANA HER DAİM İTALYANLARI SEVDİREN FUTBOLCU..

Unutulmazlar
Roberto Baggio:
Penaltı Kaderiydi

“ O penaltı her gün geliyor aklıma. Penaltı kaçırmadım mı? Kaçırdım. Fakat hiçbir penaltı vuruşunda topu öyle havaya dikmemiştim. O finali tekrar oynamak isterdim.” Tam da Brescia’nın Serie A’ya döndüğü bir gecede “Penaltı kaderiydi” başlıklı bir yazıyla analım Roberto Baggio’yu. Attıklarıyla değil kaçırdığıyla hatırlanan, İtalyan futbol tarihinin en yetenekli futbolcusu kabul edilen ve endüstriyel futbolun ilk adımlarının atıldığı döneme rastgelen kariyeriyle bugün oynasa bonservisi kaç milyon olurdu diye düşündürten Baggio’nun hikayesi. Onun kariyerini penaltılar ve sakatlıklar belirledi.3. ligde Vicenza formasıyla parladığında rakipler de boş durmuyordu. Tekmeler havada uçuşuyordu. Rimini maçında dizine aldığı darbeyle sağ dizinin bağları ilk kez koptu. Durmadı ayağa kalktı. 86’da Fiorentina formasını sırtına geçirdi. Floransa halkı ilk günden ona tapmaya başladı. Serie A’nın kasapları Baggio’ya kafayı takmıştı. Daha ilk sezonunda bir kez daha ameliyat masasının yolunu tuttu. Dizinden iki operasyon geçirip yola devam eden, üst düzey futbol oynayan çok az isim vardır. İflah olmaz derler bağ operasyonları sonrası dizler. 5 sezon kaldığı Fiorentina’da 55 gol attı.
Agnelli Ailesi’nin her zaman çok parası olmuştu. Onlar sayesinde Juventus’un da. Euro neydi ki? İtalya dediğin canım liretlerdi. 18 Mayıs 1990 günü öğle saatlerinde –elbette internet sitesi de yoktu kulübün- Fiorentina, İtalyan medyasına bir açıklama yaptı: Roberto Baggio, 25 milyon liret karşılığında Juventus’a satılmıştı. Rekordu. Floransa ayağa kalktı ve uzun saatler boyunca da oturmadı. Kulüp binası taşlandı, çıkan olaylarda onlarca insan yaralandı. Torino’nun zengin çocukları, Floransa’nın esas oğlanını kaçırmıştı.İtalya’nın ev sahipliğini yaptığı 90 Dünya Kupası işte bu transferin gölgesinde start aldı. Baggio’nun hasmı ya da ondan hoşlanmayan Vialli idi. İlk maçın onbirinde kazanan Vialli idi. İşi bitiren ise Baggio. Sonraki maçlarda mucize adam Schillaci ile mükemmel ikili oldular. Yarı finalde Vialli, teknik direktörü yine kafaladı. Vicini formayı bir kez daha Vialli’ye verdi. Yedek kulübesindeki Baggio’nun sonradan oyuna girdiği maç 1-1’in ardından penaltılara gitti. 94’te kaçıran adamın 90’da penaltıyı attığını ancak fil hafızalılar hatırlar! Donadoni ve Serena’nın kaçırdığı seride Arjantin 4 penaltıyı da gole çevirdi ve İtalya’yı kupa dışına itti o meşhur Maradona’nın Napoli halkına San Paolo’da İtalya’yı değil bizi destekleyin çağrısı yaptığı yarı finalde. Onların da ipini finalde Brehme çekecek, Almanya kupayı kaldıracaktı.Juventus formasıyla Floransa’ya deplasmana gittiği ilk maçta kazanılan penaltıyı atmayı kabul etmedi. Dedim ya penaltı Baggio’nun kaderiydi. Maçın ardından tribünden atılan Fiorentina atkısını boynuna takıp sahayı terk etti. Torino’nun züppe çocuklarına bu çok koydu. Baggio’yu kabullenemediler. Baggio’ya direnmek mümkün değildi. Milan’ın ambargo koyduğu yıllarda UEFA Kupası’nı kaldırdı. Kaptanlığa yükseldi. 1993 yılında Rivera ve Rossi’den sonra France Football’ın en iyi futbolcu ödülünü alan 3. İtalyan futbolcu oldu.
94 ABD’de gruptan galibiyet almadan çıktılar. Nijerya maçında beraberlik golünü de atan oydu, 10 kişi kalan takımını uzatma dakikalarında ayakta tutan ve iki kez parçalanan sağ ayağıyla penaltıyı atan da. İspanya’yı ve yarı finalde Bulgaristan’ı geçerken Baggio yine assolistti. İspanyollar bir, Bulgarlara iki gol attı. 98’deki Ronaldo gibi 94 finali öncesinde de Baggio’nun finalde oynayıp oynamayacağı belli değildi. Adalesi çekiyordu ve son kararı ona bıraktılar. Sakat sakat maça çıktı. Uzatmalarda Brezilya kalesinde iki net fırsat yakaladı ama olmadı. 1994’de kaybeden İtalya’nın üzgün karesinde Baggio tek başınadır. Bir tek o mu kaçırmıştı 17 Temmuz 1994 günü Pasadena’da? Bir önceki finalde penaltıyı atan Baresi ilk penaltıyı dışarı vurdu. Brezilyalılar da Santos ile yıkıldılar. Albertini ve Evani kaleyi buldu. Sambacılar Romario, Branco ve bugünün teknik direktörü Dunga ile sektirmediler. İtalya’da Massaro kaçırdı ve o finalin hazin anında Taffarel’in olduğu kalenin 11 metre uzağına topu diken Baggio, üstten auta attı.1995’de Juventus’tan ayrıldı. Bütün büyükleri dolaşacaktı. Sıra Milan’daydı. İki sezonda 12 gol attı ama iz bırakmadı. 1992’de Avrupa Şampiyonası’nda İtalya yoktu, 96’da İtalya varken de Baggio. Kariyerine Avrupa Şampiyonası’nda oynadı yazdıramadı.
Del Piero’nun parlamasıyla Juventus’tan kopan, en verimli yıllarında Milan’da teknik adamların kafayı taktığı adam olan Baggio huzuru 98 Dünya Kupası öncesi sezonda Bologna’da buldu. İkinci bahar dedikleri işte. 30 yaşında geldiği Bologna’da amerikan traşlı kafalı Baggio 30 maçta 22 gol attı. 98 Dünya Kupası’nda çeyrek finalde 8 yıl sonra finalde karşılaşacaklarını elbette ki bilmedikleri Fransa karşısına çıktılar. 0-0 biten maçın ardından 94 finali gibi yine penaltı noktasına yürüdüler. Bir kez kaçırdığıyla hatırlanan Baggio o gün de kaçırmadı penaltıyı. Costacurta ve Vieri attılar. Albertini ve Di Biagio takımı yaktılar. Fransa serüveninde yolun sonuydu.Massimo Moratti için zor yıllardı İnter’de. Takım 9 yıldır şampiyon olamıyordu. Fiorentina günlerinden beri hayran olduğu Baggio’ya bir gün mutlaka Inter forması giydirecekti. Baggio, 3 yıl aradan sonra Milano’nun öteki tarafıyla San Siro’ya adım attı. Inter kariyeri boyunca Lippi ile yıldızı barışmadı. Avrupa Şampiyonları’na gitmesi sanki yasaktı. Euro 2000’de de Zoff kadroya almadı onu. Yıllar sonra aynı tartışmalar Juventus’ta yerini dolduran Del Piero için yapılacaktı.99-2000 sezonuna girilirken Inter’den ayrılmaya karar verdi. Bir transfer teklifini otobiyografisinde (Una Porta ne Cielo) detaylı olarak anlattı. Avrupa’dan çok teklifler alıyordu. Onu ikna eden ya da ikna ettiğini sanan Galatasaray’dı. Baggio, Galatasaray’a evet demişti. Ne olduysa bir akşamda oldu. Futbol dünyasından uzak yakın arkadaşlarıyla her zaman akşam yemeklerinde buluştuğu restoranda çevresindekilerinin ısrarıyla ülkeden ayrılmamaya karar verdi. Hagi’li Galatasaray o sezon UEFA Kupası’na doğru yürürken Baggio o takıma gelseydi ve “kaderi penaltılar olan adam” oldu ki Parken’de bu kez sırtını Taffarel’e verip kaçırsaydı?...Budizmi seçtiği için ( Inter yıllarında Fransız kaleci Frey'i etkiledi -o da milli takımına hep uzak kaldı, ne garip!-) İtalya’da Vatikan’ın tepkisini çektiği ve milli takım kariyerine bu yüzden neşter atıldığı hep söylendi. Huzuru turuncular içinde bulan Baggio, ihtiyar Mazzone yönetimindeki Brescia’ya gitti ve her sezonun ligin dibinde can çekişen takımını 4 sezon boyunca hep ligde tuttu.
Çocukken Interliydi, Fiorentina’yı çok sevdi sonra bir gün Boca Juniors’lu oldu en güzel at kuyruklu adam. Nasıl mı? “Bir gün Arjantin’den maç özetleri izliyordum. Skor 4-0 idi. Futbolcular ve tribün maçın ardından galibiyeti kutluyordu. Ya da ben öyle sanmıştım. Maçı kazanan değil kaybeden Boca Juniors’tu ve çılgınlar gibi futbolculara tezahürat yapıyorlardı. O gün Boca’lı oldum. (26/2/2010 La Gazzetta Dello Sport röportajı) Arjantin sevdası da böyle başladı Baggio’nun. Geçen sezon eski takım arkadaşı Guardiola’yı ziyaret ettiğinde Barça tesislerinde ayakta karşılandı. Bugün 43 yaşında. Futbolu bırakalı 6 yıl oldu. Kramponlarını asıp hemen eşofmanlarını giyen eski futbolculara benzemedi o. Teknik adamlıktan uzak durdu yıllar boyunca. 2010’da verdiği bir röportajda “Belki” diye açık kapı bıraktı. Kendini yardım kampanyalarına adadı. Çok sonraları “Neden sen çok iyiydin?” sorusuna bir tek cevap verdi: “Ben önce düşünürdüm.”