8 Temmuz 2010 Perşembe

Lorik Cana Galatasaray'da


 Marsilya'da kaptanlığı bırakıp Premier Lig sevdasının peşine düşmeseydi; belki hem şampiyonluk görecek, hem de bize gelmeyecekti Cana. Topal'ı 5.5 milyona satıp ondan çok daha kaliteli bir oyuncuyu 4,5 Milyona kadroya katmak büyük başarı. Orta sahada gerçek bir lider görebileceğiz artık çok şükür. İnşallah Neill'la bir olup o dillerden düşmeyen "Galatasaray ruhu"nu gösterirler herkese.

Çok agresif, gözünü budaktan sakınmayan, defansif anlamda güçlü bir ön libero Cana. Oynadığı 286 maçta 87 sarı, 2 çift sarıdan kırmızı, 4 de direkt kırmızı kartı var. Öyle abartılacak bir istatistik değil ama azınsanmaması da gerekir. Yine de bunu dert etmeye gerek yok, Cana hırsıyla, mücadelesiyle, liderliğiyle takımı ateşleyecek bir adam; hele bir de orta sahada oynaması senelerden sonra bu bölgenin üzerindeki ölü toprağının atılması için ümitlendiriyor bizi. Sunderland'in sitesine "Arnavutluk'taki ailesine yakın olmak için" Galatasaray'ı seçtiğini söylemiş   Hiç merak etmesin; o ikinci Prekazi olur, biz de diğer ailesi oluruz inşallah.

Hayırlı olsun.

SİLAHLI KUVVETLER DAHİ BUNU TARTIŞAMAZ

Türkiye medyası ve yazarları ‘cinnet’ yaşıyor, ihanet demeyelim hadi, iç savaşı hazırlayan şey ‘cehalettir’.. Neyi ayırıyorsunuz, buzdolabı kız tarafına araba oğlana mı taksimi mi bu.. Bir ‘boşluk’ anında:
l.Köy korucuları iç savaşa girişecek, PKK yanlısı aşiretler silahlı savaşa girecek,
2. Hükümet yanlısı aşiretler silahlı savaşa girecek,
3. Hizbullah silahlı savaşa girecek, Barzani silahlarıyla adamlarıyla savaşa girecek,
4. Türkiye tarafı silahlarıyla özel timleriyle tepeden bombalarıyla savaşa girecek,
5. Araplar başının çaresine bakmak için silahlı savaşa girecek,
6. İran’dan Suriye’den Irak’tan Türkiye’den havadan ABD’den silahlar bölgeye inecek,
7. Bölgedeki doktorlar hemşireler savcılar öğretmenler hepsi iç savaşın kurbanı olacak,
8. PKK içindeki hakimiyet mücadelesi birbirleriyle silahlı savaşa girecek,
9. İç savaştan kaçan milyonların büyük bölümü batıya bir kısmı Kuzey Irak’a güvenliklerini kim kontrol altına alacak,
10. Ulusararası güç Ruanda’ya Bosna’ya ne zaman müdahale etti, taraflardan biri tam anlamıyla soykırımdan geçirildikten sonra,
11. Hangi batılı güç kendi askerlerini iç savaş bölgelerinde bugüne kadar feda etmeye yanaştı?
12. Yugoslavya iç savaşı tarihin en büyük iç savaşlarından olduğu halde şanslı bir tarafı vardı, çünkü savaşan tarafların isimleri Anayasa’da belliydi, Sırplar, Hırvatlar gibi, bugün bölgede kimin hangi alanda kimlerle iç savaşa girecek, yani tam anlamıyla herkesin herkesle iç savaşı,
13. İç savaşlar sanıldığı gibi dağda bayırda sınırda değil şehrin tam göbeğinde cereyan eder, Beyrut’u okuyun, yakın zamanda Tiflis’i okuyun Bosna Hersek’i okuyun..
14. Etnik ve din kökenli çatışmaların sonuçlandığı bir iç savaş hiç olmuş mudur,
15. İç savaşın büyük şehirlere sıçramaması diye bir olguyu tarih yaşamış mıdır?
16. İç savaş sürecinde Beyrut’ta Tiflis’te Bosna Hersek bomba yememiş tek ev, ailesinden ölü vermemiş tek aile kalmış mıdır?
17. Bir milyon bilemedin üç milyon ölüden sonra tarafların barış masasında geldikleri son çizgi yine yurttaşlık, hukuk, eşitlik yani milyonlar ölmeden önceki durum değil midir?
İKİYE AYRILMIŞ
İnsanlığın en trajik kavgasıdır iç savaşlar, bu sorulara yüzlercesini sizler de ilave edebilirsiniz, cahilce densizce şeytanca ‘ayrılık’ konuşanlar bu soruların cevabını birazcık düşünsünler?
Bugün Beyrut ortadan ikiye ayrılmış bir şehirdir, Müslümanlar bir tarafta Maruni hristiyanlar diğer tarafta ve tarihin en uzun şehir savaşına sahne olan bu şehir, her an, bir kıvılcımla halen büyük bir iç savaşın hala eşiğindedir. Çünkü ‘iç savaşlar’ bitmez, iç savaşlar kanı intikamı nefreti sonsuz kılıp tarafları ebediyen ayrıştırır.
Lefkoşa da ortadan ikiye ayrılmış şehirdir, Bosna Hersek’ de ortadan ikiye taksim yapılmış şehirdir, bugün Bağdat da ABD’nden Allah razı olsun(!) o da ikiye ayrılmış şehirdir, yakın günlerde Allah Barzani’den razı olsun(!) Kerkük de ortadan ikiye ayrılmış şehirdir..
Ha gayret ülkemin aydınları, bakalım hangi şehirleri ortadan ikiye ayıracaksınız..
AYDIN ŞEHRİ SAVUNUR

‘Aydın’ şehirli demektir, ‘şehri’ savunmak zorundadır, şehri, şehirde yaşayanların ırk, dil, cins, mezhep, etnik ayrımlar yapmadan herkesin hukuk karşısında eşitliği haklarıyla savunabiliriz ancak..
Aydınlar’a düşen bu ‘eşitlik’ kavgasını vermektir, aydınlar, iç savaş hazırlayan ayrılma tartışmalarına giremez, bu ne ifade özgürlüğüne girer ne de ‘demokratik tartışma hukukuna’, bu zır delilik bu cinnet halidir.. Aklınızı başınıza alın. Halkınızı örnek alın.
Tarihin belki de sadece Anadolu coğrafyasında Anadolu halkı doğusundan batıya kadar bu trajedileri bağrına basıp ‘düşmanlık, nefret, intikam duygusu’ asla geliştirmedi.. Metin olan büyük olan kardeş olan halkımızdır, bu halkı, Yugoslavya’da Beyrut’ta Bosna Hersek de bulamazsınız, yarın Allah göstermesin tetiğe basıldığında siz de bulamazsınız, kadrini bilin.. Ve canınızı kurtarmak için sığınma hakkı isteyeceğiniz hiçbir ülke TV’sinde gazetesinde sizlere etnik ve din temelli ayrılma tartışmasını kendi basın yasaları gereğince sürdürmenize asla izin vermeyecektir..
Avrupa’nın federasyon ve ayrılma tartışmalarıyla kafanızı yeterince bulandırmışsınız, tüm insanlık tarihinin en vahşi ırkçı din savaşları Avrupa kıtasında yüzlerce yıl sürmüştür, en sonuncusunun maliyeti 50 milyon ölüdür, sonuncusu Balkanlar’da henüz dinmemiştir..
Çeçenistan’ın başına henüz on yıl önce iki ayrı savaşta Rus bombaları düşüp yüzbinlerce sayısı bilinmiyor belki de dörtyüzbin insan öldürülürken Avrupa’da hiçbir lider bahsini dahi açamadı.. Gazeteciler bölgeye yanaşıp tek haber dahi yapamadılar.. Çünkü iç savaşların en büyük özelliği dağda şehirde önüne çıkan senden değilse anında öldürmektir, gidin Tiflis sokaklarını Bosna dağlarını gezin, iki metrede bir, evet, nerdeyse her attığınız adımda bir ‘anıt’ var, çünkü iç savaşta her yarım metre kare içinde insanlar, komşular, apartmanlar, sokaklar, hepsi birbirini öldürür, gidin Beyrut’u yeniden sil baştan inşa edilmesine rağmen bir daha görün..
Tarihin gelmiş geçmiş en büyük uzaylı teknolojik imkanlarını kullanan ABD Afganistan’da başarılı olamadı, bırakın Afganistan’ı Irak’ı, kendi Meksika sınırı dünya tarihinin gelmiş geçmiş en titiz tünel ve radarlarla kontrol edilmesine rağmen sınırına mukayet olamıyor. Ve Meksika Sınırı halen ABD’nin en büyük sorunlarının başında gelmektedir.
Sınır denilince birazcık Orta Afrika’ya gidin, halen onlarca ülkenin sınırı iç savaşlar sonucu oluşan yerel çeteler mafyalar Avrupalı silah tüccarlarının marifetleriyle belli değildir ve yüzbinlerce onüç-ondört yaşındaki çocuklar çalılıklar içinde ama gerilla düzeninde yaşamaktadır, bu da en iyi tahminle elli yıl daha çözülemeyecek bir insanlık dramıdır..
SİLAHLI KUVVETLER DAHİ BUNU TARTIŞAMAZ

Ülkesinin haritasını tartışmak kimsenin haddine değildir, değil aydınlar, Silahlı Kuvvetler’i dahi Meclis’i dahi ülke haritasını tartışma hakkı yoktur, ülke haritasını sadece ‘muzaffer ordular’ tartışır, bir gün Allah göstermesin sizi topyekün yenip teslim alırlar ve haritanızı getirip masaya koyar kesip biçerler…
Aydınlarımızı muzaffer orduların komutanları edasıyla ülke haritamızı masaya koyup bu halka ayrılma dayattırması yaptıran şey nedir, hangi duygu, hangi fikir, hangi hak, hangi kudret’tir… Tarihin en büyük meydan savaşlarında dahi pes etmemiş yenilmemiş bu halkı, bu aydınlar nerelerine ve neye güvenip ‘teslim’ olmaya zorluyor..
Yetmedi, ‘kardeşlikten’ ve ‘yurttaşlıktan’ konuşan herkesi ‘faşist’ ilan etme densizliğini bu aydınlara kim bağışladı?
Yetmedi, tarihin ilk gününden beri bağımsız yaşamış bu halkı, Kafkasya ve Balkanlar’ın ‘etnik’ cehennemine reva görmeye kimsenin hakkı yoktur..
Ve kimse ‘kalemleri’ ve ‘ekranlarıyla’ harita çizmeye kalkmasın..

Nihat Genç

Odatv.com