23 Ağustos 2010 Pazartesi

YALAN DÜNYA




İlk işittiğimde anlamadığımı düşündüm, ikincisin de ise, duymamayı tercih ederdim.                                                 Sıcak yaz günlerinin hüküm sürdüğü, geçmiş yıllarda bir gün, Söğüt ağaçların altında koyu bir sohbete eşlik ediyordum.Yaşı bizden büyük olan sohbettaşımız “sana madik atmayacak tek şey doğa demişti, o na  ne verirsen fazlasıyla sana geri verir .Bide dilinden anlarsan kendi hayatının peygamberi olursun”.Biz bu düsturu anlayasıya, bunu çoktan hayata geçirenler vardı. Nede olsa insan da doğanın bir parçasıydı ve ne verirsen fazlasıyla  geri alırdın.Hele  birde dilinden anlıyorsan Dünya üzerindeki tüm erkler senindi.Yanlış yapmayan ama her daim yanlış yapılan oldu  insanlar, kullanıldılar.Ne  verirsen fazlasıyla geri verdiler sana.Bu kimi zaman , kömüre, buzdolabına karşı bir oy, kimi zamanda  oya karşı bir ihale oldu.Verimliliğini kaybetti doğa zamanla, çok su verdiler olmadı,suyu kestiler kurudu.Güneş te fazla kaldı, kurudu, güneşi görmedi, soldu gitti. Kullanamadık doğru düzgün doğayı.Veremedik tam istediğini. Ama ne istediğini bildiğini zanetti  insanoğlu, alıyordu her istediğini, veriyordu karşılığında geleceğini.Ta ki Dünyaları yalanlar üzerine kurulasıya kadar.Düzenin çarkları çalışıyordu ama ısınmıştı. Yakındı belki de başlamıştı doğada ve insanda bozulmalar.                                                                         Çok dertli söylemişti benim duymak  istemediğim cümleyi ,inanarak söylemişti.Anne karnındaki fetüs bile madik atmıştı ona,yanlış göstermişti cinsiyetini, dökülüverdi ağzından kelimeler,bundan daha iyi de anlatamazdı  geldiğimiz durumu;                                                                                                                                                         Fetüsler bile yalan söylüyor abi!!