23 Mayıs 2009 Cumartesi

O BİR EFSANE! ES ES!

Efsaneler Ölmez: Eskişehirspor



Eskişehirspor 16 Eylül 1970 tarihinde Sevilla karşısına çıkıyor: Mümin, İlhan, Abdurrahman, İsmail, Süreyya, Doğan, Burhan, Fetih, Vahap, Ender. Bu maçın hikayesini bilmeyen yoktur sanırım ama yine de, kısa da olsa yazmakta fayda var.

1970-71 sezonunda, Avrupa Fuar Şehirleri Kupası'nda karşılaşır, Sevilla ile Eskişehirspor. İlk maç İspanya'da oynanır, Sevilla maçı tek golle alır. Turun favorisi olan Sevilla, Eskişehir'e rahat bir şekilde gelir, skoru da uzun bir süre 0-0 götürmeyi başarır. Derken, dakikalar 77'yi gösterdiğinde Sevilla 1-0 öne geçer. Geriye yalnızca 13 dakika ve Eskişehir'e tur için gereken 3 gol kalmıştır. Herkes umutsuz, şaşkın bakışlarla maçı takip ederken Eskişehir'in beraberliği yakalaması uzun sürmez. Sevilla'nın golünden sadece 1 dakika sonra, yani 78.dakikada Fethi skoru 1-1'e getiren golü kaydeder. Bu golden 4 dakika sonra Eskişehir, Fethi ile 1 gol daha bulur. Eskişehir'e artık 1 gol yetecektir, geride de 8 dakika gibi azımsanmayacak bir süre vardır. "Acaba olur mu?" diye iç geçiren Eskişehir taraftarlarını sevince boğan gol, son dakikada yine Fethi'ten gelir ve 16 Eylül 1970 günü Türk futbol tarihine altın harflerle yazılır. Çok eski olmasından mı, yoksa bu mucizeyi başaran takımın adının Eskişehir olmasından mı bilinmez, bu tarihi başarı pek çokları tarafından bilinmez, hatırlanmaz. Yeteri kadar da değer verilmez. Neyse ki unutmayanlar da var. Geçen yıl CNN Türk'teki "Oradaydım" belgeseline konu oldu bu başarı öyküsü. Rastgele denk gelmiştim belgesele, bu efsaneyi bir de o maçta Eskişehir'i zafere taşıyan golleri atan Fethi Heper'den dinlemek müthiş keyifti...
Eskişehirspor deyince, Amigo Orhan'a değinmeden geçmek olmaz. Türkiye'nin ilk amigosudur; 70'li yıllardaki Eskişehir efsanesinin en önemli parçalarından biridir. Çok anıları, hikayeleri vardır; Eskişehirliler için hala da çok özeldir, baştacıdır. Ufak bir araştırma sonucu 2004 yılında kendisiyle yapılmış bir röportajı buldum. En son 1984 yılında Eskişehir, 2.ligden 1.lige yükseldiğinde amigoluk yapmış, o tarihten itibaren maça gitmemiş. Yaşının ilerlemesi, tribünde holiganların ve şiddetin artması, Eskişehir'in hedef küçültmesiymiş maçlara gitmeme sebepleri. 70 yaşında, doğal tabii artık maçlara gitmemesi, gidememesi. En son Four Four Two'nun geçen sayısında kendisiyle ilgili bilgi sahibi olmuştum. Four Four Two, lige yeni çıkan Eskişehir'in sezon açılışını izlemeye gitmiş, Amigo Orhan'a uğramayı da ihmal etmemiş. Dikkatimi çeken şey; 2004 yılında kendisiyle yapılan röportajda da, 2008 yılında Four Four Two dergisiyle ettiği sohbette de "takımın zamana ihtiyacı var, bir şeyler söylemek için daha erken" demesi. İnsan belli bir yaştan sonra daha sakin, daha ılımlı yaklaşıyor demek ki olaylara...
Efsanenin 30-40 yıl öncesine, Amigo Orhan'ına değindikten sonra günümüze dönelim... Eskişehirspor 70'lerdeki rüya gibi başarıların ardından bir türlü iflah olmadı. 80'li yıllarda inişli-çıkışlıydı grafikleri, ancak 96'daki düşüşün ardından çıkışları pek kolay olmadı. 12 yıl boyunca alt liglerde dolanıp, durdular. 2005-06 sezonunda Bank Asya'ya yükseldiler. Çıktıkları ilk yılda çok iyi bir performans gösteremeseler de, kendilerine orta sıralardan bir yer buldular. 

2007-08 sezonuna Sergen Yalçın gibi bir ismi kadrosuna katarak başladı, Eskişehir. Beklenen başlangıç gelmedi. Teknik direktör Metin Diyadin ile Sergen arasındaki çekişme takımı yıprattı. Metin Diyadin, Sergen'i kadroya almadı; yönetim de Diyadin ile yolları ayırdı. Ardından Sergen de yönetime parasını alamadığı için isyan etti, yönetim Sergen'le de yolları ayırdı. Bu kaos ortamında, Turkcell Süper Lig hedefi doğrultusunda Eskişehir büyük yaralar aldı. Zaman geçtikçe biraz daha toparlandı takım, ilk 2 olmasa da 4.sıradan İstanbul'daki play-offlara doğru yol aldı Es-Es. Yarı final maçında Diyarbakırspor, normal süresi 0-0 biten maçta, penaltılarla 6-5 geçildi. Sezonun en büyük sürprizine imza atarak play-off finaline kadar gelen Bolu da finalde 2-0'la mağlup edildi ve 12 yıllık hasret sona erdi...
İnönü Stadı'nda 2-0 kazanılan Boluspor maçının ardından yaşınan büyük ve haklı sevinç...
2008-2009 sezonunun açılış maçı... Eskişehirsporlular, sezonu 2.haftadaki Hacettepe ile açıyor. Maç sonucu 0-0. Açılış maçını Four Four Two, Ekim sayısında ayrıntılı ve geniş bir biçimde ele almış, o havayı solumuş. Tavsiye ederim...
Eskişehirspor sezona, kariyerinin en başarılı dönemini 2002-2003 yıllarında Denizlispor'da geçiren, Beşiktaş ve sonrasında çalıştırdığı takımlarda başarılı olamayan Rıza Çalımbay'la başladı. Kadrosunu lige her yeni çıkan takım gibi büyük ölçüde değiştirdi. Lige yükselen kadrodan 2 isim takımda banko oynuyor: Sezgin ve Serdar. Kaleye transfer edilen Ivesa, geçtiğimiz yıl UEFA Kupası Ön Elemesi'nde Galatasaray'ın rakibi olan Slaven Belupo'nun kalesini koruyordu. Hırvatistan'daki maçta Volkan'dan yediği gol hala aklımda, pek beğenmemiştim ama geçen sezonu Hırvatistan Ligi'nde en az gol yiyen kaleci olarak bitirmiş. En son izleme fırsatı bulduğumuz Galatasaray maçında da iyi bir oyun çıkardı. Tandeme Naderevic, Vucko ikilisi transfer edildi ancak Galatasaray maçında Vucko-Tayfun ikilisini izledik. Orta alandaki Bülent Ertuğrul ligin tecrübeli isimlerinden. Genç yaşı ve yetenekleriyle gelecek vaat eden Özgür Öçal, tekniği ve çalışkanlığıyla takımın beyni Poljak, yine ligin tecrübeli isimlerinden Cumhur Bozacı, Galatasaray'ın gelecekte büyük umutlar beslediği genç yıldızı Oğuz Şabankay, geçen yıl Hacettepe'de iyi bir çıkış yakalayan Bülent Kocabey'li, iyi bir orta sahaya sahip Eskişehir. Golcüler: Anderson, Youla ve Lovrek. Anderson'u Ç.Rizespor'dan tanıyoruz, oraya da Rıza Çalımbay transfer etmişti onu. Beğenmediğim, golcü özelliği olmayan, Bank Asya kalitesinde bir forvet bana kalırsa. Lovrek'i çok kısa bir süre izleme şansı bulabildik, bir şeyler söylemek için henüz erken. Ve takımın en önemli gol silahı: Souleymane Youla. 2001-05 yılları arasında forma giydiği G.Birliği'nde 49 gol atarak, Beşiktaş'a transfer olmuştu. Beşiktaş'ta tel tel döküldü, taraftarın tepkisini kaldıramayarak takımdan ayrıldı. 2006-08 yılları arasında Fransa'da Metz ve Lille'da top koşturdu. 2 yılda, yalnızca 4 gol atabildi. Bu sezon başında Eskişehir'e transfer olarak, çıkış yaptığı Türkiye'ye geri döndü. İyi de bir geri dönüş yaptı, Youla. Gol krallığında 5 golle, 5 isimle birlikte ilk sırada. Fransa'da 2 yılda attığını, burada 1-2 ayda attı. Futbolu özlediğini gösterdi Galatasaray maçında. Ama onun için her zaman söylediğim şeyi yine tekrarlamak istiyorum: Kaçırmaya başlarsa, taraftarda yolunacak saç baş bırakmaz...
Eskişehirspor uzuuun yıllar sonra yükseldiği ligde 32. hafta sonunda 10 galibiyet(ki bu galibiyetlerin ikisi Galatasaray dan dır.) 13 mağlubiyet ile 39 puanla 10. sırada.Gönlüm razı gelmez ama 39 puanla ligi bitirirse o 39 puana sahip en az 5 takım olacak ve ES ES zor da olsa ligde kalacak.Gönlümün razı olmadığı ise son 2 maçını kaybetmesi..Her ne olursa olsun EFSANELER ÖLMEZ.......

Hiç yorum yok: