11 Ekim 2009 Pazar

NİHAYETLENDİ!

Bitti evet. Şu an, Fatih Terim'in istifası mı daha ağır basıyor, yoksa Dünya kupasına girememek hüznü mü? Bilemiyorum. Diyordum ya beni temsil etmiyorlar diye.

Sanırım Fatih Terim'in gitmesine seviniyorum.

Sadece ben değil bizim Fatih'de Yusuf'da seviniyor.

Zaten 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasından sonra gitmeliydi Fatih Terim. Kesinlikle gitmeliydi.

Henüz genç bir hoca, tekrar başarılar yakalamak için önünde uzun yıllar vardı. İtalya'dan ve birçok farklı ülkenin, farklı takımlarından yine teklifler vardı...

Neden gitmedi?
Ülkesini sevdiğinden mi? Hayır, inanmıyorum buna.
Korktu Fatih Terim. Korktu ve kahraman olarak yaşamaya devam etmek istedi.

Yani Tuncay Şanlı gibi, üstün oyuncular arasında sıradan bir oyuncu olmayı kabul etmedi Fatih Terim.
Evet, Lucescu… Lucescu olana kadar birçok İtalya ligi son sıra takımında yıllar yılı staj yapmıştı hâlbuki.

Ama Terim bunu kaldıramazdı.
O ve onun öğrencilerinden hiç biri bunu kaldıramazdı. Tuncay olamaz, Lucescu olamazlardı.

Küçük çöplüklerinin kralı olabilirlerdi!
Hakan Şükür nasıl dönmüştü geri?
Blackburn'de ilk maçlarından birinde 2 gol birden atmış, iyi oyunlar oynamıştı hâlbuki.

Ama onlar kahramandı. Burunlarından kıl aldırmazlardı.

"Bizim çok büyük milli takımımız var" yalanları içinde senelerini harcarlardı.
Yok, bizim çok önemli milli takımımız falan kendinize gelin.

Bizim Belçika milli takımı stoperi kadar üst düzey bir tane daha oyuncumuz yok.
Var mı?
Var mı Bayern Münih’in değişmez oyuncusu olabilecek kadar yükselmiş bir tane oyuncumuz?

Neyse oraya geleceğim. Şu Fatih Terim'in korkaklığı hususunu bitirelim.

Şimdi 2008'de onca hatana rağmen, herkesin gönlünü kazanarak takımını Avrupa Şampiyonası yarı finaline taşımışsın.
Herkes seni kabullenmiş. Ben de turnuva öncesi yazdığım bütün eleştirilerden sonra kendisi için şöyle demişim... Bazen milli takımlar düzeyinde adil olmamak başka açılardan Hoca'nın işine yarayabiliyor.
Hoca çok iyi bir takım yaratıyor ve bu 15-20 günlük süreçte çok iyi bir oluşum gerçekleşiyor oyuncularımız arasında.
Motivatörlüğü vs ise yine takdire şayan...

Peki, neden bırakmadı o gün?
Çünkü hep övülmek istiyordu. Hep dizginler elinde poposu rahat yaşamak istiyordu.
Bu adaletsizlik o kupa için iyiydi ama şimdi bakıyorsunuz ne haldeyiz!
Şampiyonlar liginde oynayan bir iki oyuncumuz var ve onları da milli takıma alamıyoruz.

Neden bırakmadı! Çünkü korkaktı. Çünkü şöhretin esiriydi.
Kim gibi? Bülent Korkmaz gibi, kim gibi Hakan Şükür gibi, Hakan Ünsal, Hasan Şaş gibi vefa duygu sömürüsü yapan bütün öğrencileri gibi...

Bundan birkaç ay önce, Hagi’nin milli takım serüvenini anlatan bir belgesel izlemiştim. Ki o belgeseli ve duygularımı da yazmıştım şuradaki yazıda… Neyse o belgeselin sonunda Hagi’nin jübilesi vardı. Jübile öncesi konuşmaları… Elinde mikrofon konuşuyordu. Saçları dazlak ve sarıya boyalı… Hâlâ unutamıyorum o görüntüleri. Tribünde binlerce insan, Hagi konuştukça, tezahürat yapıyorlar. Hagi konuşamıyor. Gözleri sulanıyor, siliyor tekrar konuşmak istiyor. Samimice, samimi!

Tv karşısında değil! Gazete köşesinde değil! Ait olduğu yerde konuşuyor. Son cümlelerini ait olduğu yerde, ait olduğu insanlara karşı söylüyor. Zirvede bitiriyor. Herkesin gönlünde müthiş bir saygı ve sevgi varken bırakıyor.

Neden yapmaz bunu Fatih Terim ve öğrencileri? Çünkü yetinmeyi bilmezler, şöhretin esiri, kölesi olmuşlardır. Gerçek sevgiyi görmezler.
Jübile ne demek bilmezler. Zirvede bırakmak ne demek anlamazlar!

Neden Fatih Terim kendisinden nefret ettirir ki gitmeden önce? Nerede iş bulacaksın şimdi? Kim alacak seni?

Belki Ankaragücü! Siyasi çirkinliklerinde malum… Siyasi çirkinlik benim için x veya z ideolojiye bağlı olmak değil. Ne olursa olsun, kamuya mâl olmuş bir kişinin siyasi bir tarafı olmaması gerekirdi. Ne olursa olsun!

Bugün saat 18.30 gibi spor salonuna gitmiştim. Kasada duran ihtiyar bir ağabey var bizim...
Açmış Rusya – Almanya maçını izliyor.
Tam ona hal hatır sordum ki müthiş bir gol attı Almanya. Müthiş duvar pası ardından asisti yapan Mesut Özil, golü de çok çok sevdiğim bir oyuncu olan ve arkadaşlarımın bana benzettiği Klose atıyor.
Başladı bizim ihtiyar küfür etmeye, Fatih Terim’den girdi, Hakan Şükür’den çıktı.
Neden Mesut Özil’in Türk Milli takımını seçmediğini o bile anlayabiliyordu. Yani Almanya’ya kadar gidip kendisiyle röportaj yapmaya gerek yok. Buradan da görülüyor..

Neyse, haklıydı bizim ihtiyar.

Ve esas şunu sormak lazım! Şu gün Mesut Özil Türk Milli takımını seçmiş olsa!!! Bosna maçında ilk 11 oynar mıydı?
Ben inanmıyorum.
Amansız değil çünkü o. Soğukkanlı ve akıllı.

Tuncay oynardı, Arda oynardı, Nihat oynardı, o oynamazdı.
Türk milli takımı değil çünkü bu. Fatih Terimspor klubu bu.
Kendi adamları oynuyor. Adil davranmıyor.

Mesut bugün o golü atıyor, Milli takımımızda Ceyhun Eriş hala 11 oyuncusu olarak kadroya alınıyor.
Barış Özbek’e de hala teklif gitmiyor falan.
Ceyhun önümüzdeki 10 yıla damgasını vuracak ya! Gelecek vaat ediyor ya! İkinci forvet arkası oyuncumuz yine onun gibi çok genç ve gelecek vaat eden bir isim Yusuf Şimşek ya!
Evet, Alman Milli takımına Mesut’u verip, kendi milli takımınıza Ankaragücü’nden Ceyhun’u alıyorsunuz.

Ayıp! Hakikatten ayıp. Kendisi çok seviyorsa Ceyhun’u gitsin Ankaragücü’nü çalıştırsın.

Aaa ama baştan sen Yıldıray’ı, Nuri’yi Halil’i almazsan, Mesut sana nasıl güvenir?
Gökdeniz’i almazsan, Fatih Tekke’yi almazsan, Eren Derdiyok’u nasıl alabilirsin?

Kazım’ı Milli takıma alıp, Aurelio’yu Türk yaparsan, sen nasıl Türk Milli takımından bahsedebilirsin ki?

Prestij maçı oynarken 2 tane genç oyuncuyu oynatıp, milli takıma ısındıramıyorsan bu adamları… Ve hala 35’lik Yusuf’u alıyorsan oyuna… Sen nasıl Türk Milli takımından bahsedersin. Koskoca binlerce Türk futbolcu arasından hiç mi genç, gelecek vaat eden oyuncu yok?
Var ama Fatih Terimspor’da yok.

Şu gün hala maça kalemizde Volkan Demirel’le başlıyorsak ve Sinan Bolat’ı tribünde bekletiyorsak Allah belasını versin böyle Fatih Terimspor’un.

Hep kendi ligimizi üstün görmek… Alın bugün bizi yenen Belçika’nın en büyük takımlarından birinin kalecisi Sinan Bolat, şampiyonlar liginde mücadele veren Sinan Bolat. Rüştü kadar değer görmüyor!

Hadi Türkiye liginin en güçlü takımlarından biri Fenerbahçe’nin kalecisiyle, Belçika Liginin en güçlü takımlarından birinin kalecisini kıyasladın ve Volkan’ı seçtin tamam. Peki, bu kadar mı uçurum var aralarında? Bence eşittir eşit. Sinan ve Volkan kalite olarak birbirine çok yakın iki kalecidir.
İnanan var mı peki? Sinan’ın Volkan’la eşit değer göreceğine bu ülkede?
Eee o zaman Mesutlara falan kızmamak lazım.

Neyse o ihtiyar şey dedi sonunda.
Valla ben Türk Milli takımını tutmuyorum dedi.
Ne diyeceğimi şaşırdım.
Adam çok üzülmüş belli.
Hadi sen ben, asi gençleriz, fikrimize uymayanı eleştiririz, peki bu ihtiyarın söylediği ne? Adam emekli olmuş. Hayattan elini eteğini çekmiş, şöyle gururla oturacak, sırf eğlenebilmek için Milli takımını izleyecek... Tek istediği bu! Fakat siz insanları bu kadar bu takımdan uzaklaştırabiliyorsanız zaten lütfen defolun gidin artık.

Bakın genç yeteneğiniz Ceyhun’unuz orada, size ilah gibi tapan ve hemen baş antrenörünüz olmayı kabul edebilecek Hikmet Karaman’ınız orada. Sürekli dövmekten başka işinize yaramayan Müfit Erkasap zaten sürekli koltuk altınızda… Her işinizi tezgah altından yürütecek kirli siyasi dostlarınız orada. Gidin lütfen Ankaragücü’ne.

Bu maçta bile yahu. Terim cezalı, baş antrenörümüzde tribünde yanında.
Böyle bir şey var mı?
Böyle saçmalık var mı? Teknik Direktör cezalıysa, Baş antrenör yönetmez mi takımı?
Rijkaard (çıkmazda… Arada kültür farkı var malum…) çıktı diyelim tribüne. Neskeens’te onunla mı gidecek?

Böyle işte her yerinde bin bir türlü saçmalık olan bir milli takım.
En iyi oyuncuları Stoke City as oyuncusu
İspanya ikinli ligi takımı as oyuncusu
Bayern Münich rotasyon oyuncusu… Olan bir milli takım. Stoperi Fenerbahçe yedek stoperi, Santraforu Beşitkaş’ın rotasyon oyuncusu ile Fenerbahçe’nin yedek oyuncusu.
Schalke’nin yedek oyuncusu falan…

Santraforlarımızın topla hepsini bir Dzeko etmez.
Sonra da Bosna bizden çok küçük takımmış. Çok küçük değil bir kere!
Tamam, hücum ve savunması arasında kalite olarak dağlar kadar fark var ama bizim farklı mı?
Kalecileri İ.B.Belediyespor’un kadro dışı oyuncusu Hasagiç, stoperi Eskişehirspor’un yedek stoperi Nadareviç… Tamam.
Ama senin de stoperin Fenerbahçe yedek stoperi yahu. Ön liberon Trabzonspor’un yedek ön liberosu!

Bugün bizim ne Fellaini gibi üst seviye bir oyuncumuz var, nede Van Buyten gibi.
Hep kendimizi avutuyoruz biz. Çok güçlüymüşüz. Yapma yahu!

Hiç yorum yok: