7 Kasım 2009 Cumartesi
Özkök, Balbay’a Neden Öfkeli?
İkinci Ergenekon davası sanıklarından Jandarma Genel Komutanlığı’nda Teknik Daire Başkanı görevi yapan emekli Albay Atilla Uğur; savunmasında zamanın Genelkurmay Başkanı emekli Org. Hilmi Özkök ile arasında geçen bir konuşmayı anlattı.
Uğur, 12 Mart 2004 günü baş başa yaptıkları görüşmede Özkök’ün Balbay hakkındaki “düşüncelerini” açıklıyor...
İfadesinde Atilla Uğur; Genelkurmay Başkanlığı görevini 28 Ağustos 2002’de Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’ndan devralan Özkök’ün, “...Sen geleceği olan bir albaysın, neden başkomutanın, yani benim aleyhimde yazı yazan gazeteci ile görüşüyorsun…” dediğini söyledikten sonra:
Mahkeme heyetine Özkök’ün, “yasadışı dinleme yaptıklarını duyduğunu ve sizi uyarıyorum” demediğini belirtiyor ve sonra şu eklemeyi yapıyor:
“…Anladığım kadarı ile Özkök’ün esas kızdığı konu, gazeteci Balbay ile yapılan (yaptığı) görüşme idi” diyor.
***
Fakat, emekli Albay Uğur, Genelkurmay Başkanı Özkök’ün Mustafa Balbay’a kızgınlığının nedenini açıklamıyor.
Savcılık veya mahkeme heyeti de emekli albaya Özkök’ün Balbay’a kızgınlığının nedenini sormuyor.
Evet, koskoca bir Genelkurmay Başkanı, bir gazeteciye bu denli neden kızıyor? Emrindeki subaya o gazeteci ile konuşmamasını neden emrediyor?
Sorunun yanıtı gayet basit:
Mesleği gereği Balbay kimi gerçekleri yazılarında konu edindiği için…
Bu yanıt yeterli mi? Hayır! Zira Özkök’ün Balbay’a “had safhadaki” kızgınlığı; AKP ile yaptığı “kapalı” görüşmeleri bir yazısında ayrıntılı kimi bilgiler vererek yazmasından kaynaklanıyor.
***
On beş yıl her sabah saat 11.00’de Balbay’la bir saat güncel haberler ve olaylar üzerinde konuştuk.
Öyle bir gündü. Balbay, bana Özkök’ün AKP ile dolaylı (veya aracı) kanalıyla yaptığı görüşmelere ait bilgiler aldığını söyledi.
Bu bilgileri yazısında kullanıp kullanmamayı görüştük, tarttık.
Yazmasında hiçbir sakınca olmadığı sonucuna vardık.
Balbay neden yazacaktı bu bilgileri?
Zira o güne kadar gelmiş geçmiş Genelkurmay Başkanlarının hiçbiri, siyasal bir parti ile Özkök’ün yaptığına benzer görüşmeler yapmamıştı.
Özkök, olağan dışı bir davranış gösteriyordu.
Şeffaflıktan söz edilen bir (bu) ülkede; olağan dışı davranışı bir gazetecinin kamuoyuna duyurması görevi değil miydi?
***
Balbay’ın; Özkök’ün -adını da verdiği bir AKP milletvekili aracılığıyla- görüşmeler yaptığını içeren yazısının Cumhuriyet’te yayımlanmasından sonra…
…Siyasal kulislerde askerin AKP’nin (3 Kasım 2002’de) seçimi kazanıp hükümeti kurması durumunda elbette ulusal iradeye saygılı olacağını ve kuşkusuz gereken icraatı yapacaklarını içeren söylentiler yaygınlaştı.
Ve… Balbay, birden Özkök’ün boy hedefi oldu.
Aldığı bilgilerin sağlığından emin olan Balbay; Özkök’ün yazılı yapamadığı, dolaylı biçimde iletilen yalanlamalarını elbette kullanamazdı. Nitekim kullanmadı.
***
Balbay’la ben, Genelkurmay Başkanı’nı özenle izlemeye, yeri geldiğinde Özkök’ü iktidarla yakın olduğunu gösteren hareketlerini eleştirmeye devam ettik.
3 Kasım 2002’den sonraki süreçte; sürekli yalanlamasına karşın Genelkurmay Başkanı’nın RTE ile “şiir gibi ilişkiler” içinde olduğu yaygınlaştı. AKP’nin Başbakanı’nın Özkök’e “hocam” diye hitap ettiği yazıldı. Laiklik karşıtı iktidar uygulamalarına ulusal iradedir dilediğini yapar gibi yumuşak bakışıyla bünyede ve bünye dışındaki tepkileri dokunduran yazılar, yorumlar yayımlandı.
Görevden ayrılırken veda ziyareti yaptığı AKP’li TBMM Başkanı Bülent Arınç’la AKP’nin Başbakanı RTE, hiçbir Genelkurmay Başkanı’na uygulanmadık biçimde kapılara kadar geçirdiler Özkök’ü.
Arınç, Özkök hakkında yüceltici sözler söylerken gözyaşlarını tutamadığını saklamıyordu.
Dinci bir iktidarın önderleri tarafından, protokol dışı böylesi iltifatı ile uğurlanmak için Özkök ne yapmıştı acaba?
***
Cumhuriyet’teki Güncel başlıklı eleştirisel yazılarımız dışında Kanaltürk’te her pazar canlı yayımlanan Politika Durağı programında yine Özkök’ü eleştirirken söylemediğimiz bir sözcüğü alarak hakkımda (tazminat davası da değil) bir yıldan başlayan ağır hapis cezası istemiyle dava açtı.
Şu ünlü 301. maddeden cezalandırılmamı isteyen davayı açma iznini görevden ayrılacağı 28 Ağustos 2006’dan bir gün önce imzaladı.
Aylar sürdü mahkeme, beraat ettik.
Balbay hakkında Albay Uğur’a söylediği “düşüncelerini” yeni öğrendik.
Balbay, 246 gündür içeride yatıyor.
Özkök haberinde olduğu gibi.. gazetecilik gereği yaptığı çalışmaların, yazdığı yazıların karşılığı olarak!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder