30 Ocak 2010 Cumartesi

ŞANLI TEKEL İŞÇİLERİNİN DİRENİŞİ





TEKEL işçilerinin direnişini hayranlıkla, umutla,bazen hüzünlenerek bazen de gurur duyarak izlemekteyim

Tüm toplumda silinmeyecek izler bırakacak bir “olay”la karşı karşıya olduğumuz kesin: TEKEL işçileri bu mücadeleyi kendiliğinden, özgün çıkarlarını savunmak için başlattılar. Şimdi, tüm sınıfın çıkarlarının, toplumun büyük çoğunluğunun, siyasi geleceğinin temsilcisi katına yükseliyorlar. Böylece “Proletarya”nın tarih sahnesine yeniden dönüşünün önü açılıyor.

Bazen ekonomik, siyasi, ideolojik birçok dinamiğin kesişmesiyle oluşan “durumlarda”, işçi sınıfının bir kesimin, yerel, kendine özgün mücadelesi, sınıfın diğer kesimlerinin ilgisini çekmeye, desteğini almaya, giderek onların çıkarlarının da ifadesi olmaya başlar. Bu özdeşleşme sürecine toplumun diğer kesimlerinden, emekçilerden, hatta orta sınıflardan, entelektüellerden gelen destekler ve katılımlarla, kendi somut (etnik, dini, cinsiyete ilişkin) aidiyetlerini ikinci plana atarak, egemen yapıya, evrensel bir temelde direnme eğilimi taşıyan bir kitle, Proletarya şekillenmeye başlar… Proletarya, katılanları, yaşamına dokunduklarını değiştirecek, mutlaka iz bırakacak, onlardan gündeme getirdiği evrenselliği savunmaya, genişletmeye yönelik bir sadakat talep edecektir… Böyle bir olanağın önünü açtıkları için TEKEL işçilerini selamlıyorum.

Hiç yorum yok: