11 Mart 2010 Perşembe

‘ORDU YENİLDİ! ..’

Başlık, dünyaca ünlü Amerikan Newsweek dergisine ait…
Dergi, son sayısında Türkiye’deki gelişmeleri değerlendirdiği analiz yazısına bu başlığı uygun görmüş!.. Çarpıcı, çarpıcı olduğu kadar “Taraf’lı!” ve çelişkilerle dolu analizde, ana fikir şöyle ilan ediliyor:
- ABD, İslamcıları selamlamalı!..
Çarpıcı değil mi?!.. ancak Newsweek’in analizi bir yandan, “Ordunun politikaya müdahale etmesinin sonu demokrasi için zafer olması lazım” derken, diğer yandan, AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana AB üyeliğini ve reform programlarını “katı” laiklere ve yargıya karşı bir “kalkan” olarak kullandığı belirtilerek artık AKP’nin “en büyük rakibi olan ordunun kâğıttan kaplan olduğunun” ortaya konulmasından sonra, Avrupa projesini daha da ileriye götürmenin Erdoğan ve ortakları(!) için fazla bir yarar sağlamayacağını söyleyebiliyor!..
Nasıl, çok faydalı bir analiz değil mi?!.. Gerçi ben yazıda yer alan, “Erdoğan ve ortakları” göndermesinden pek bir şey anlamadım!. Tayyip Bey’i biliyorum da, ortakları derken kimi ya da kimleri kastettiğini pek çıkaramadım; içte midir dışta mıdır, yerde midir gökte midir, pek anlaşılmıyor!.. Ancak AKP’nin duruma egemen olduktan sonra, zaten bir “kalkan” gibi kullandığı AB projesini çöpe atacağı yorumuna yürekten katılıyorum…
- Çünkü, sekiz yıldır AKP’nin bu “cinliğini” en az yüz kez yazdım ya da anlattım!..
***
Newsweek, öğüt-analiz karışımı yorumunda, şu anda ABD’ye bağlı görünen iktidarın, Batı’nın ellerinden kayıp gidebileceği korkusunu da açık ediveriyor!.. Örneğin şu satırlar, Avrupa’ya gayet açık bir “aman dikkat” mesajı:
“- AKP’nin ordunun karşısında elde ettiği zafer, AB’nin ciddi kaybı olabilir…”
Tabii, “Avrupa Birliği’nin kayıpları Amerikalıların ne kadar umurunda olur” diye düşünebilirsiniz ve çok da haklı olursunuz!.. Newsweek’deki analizin son satırları, ABD’nin hem Türkiye üzerindeki emellerini, hem de Avrupa’yı pek umursamadığını gayet net açığa vuruyor. Önce neyi amaçladıklarına bakalım:
“- Ordunun gücünün azaltılması Türkiye’ye, laikliği daha demokratik biçimde tanımlamaya ve Kürt azınlığın özerklik talepleri gibi konuları daha açık biçimde ele almaya olanak sağlayacaktır…”
Türkçeleştirirsek; Güneydoğu’nun elden çıkarılmasından, KKTC’nin halledilmesine, Ermeni isteklerinin kabulünden, Ege Kıta Sahanlığı sorununun bitirilmesine kadar tüm meselelerin halli… Çok mu uzadı? Yeni Sevr diyelim, o halde!!!
Son olarak, kendi çıkarları söz konusu olunca gözlerinin Avrupa dahil, hiçbir şeyi görmeyeceğini anlatan satırlara göz atalım:
“- Uzun vadede, ordunun düşüşü, Türkiye’yi daha güçlü bir demokrasi, daha istikrarlı ve olgun bir ortak haline getirecek. Bu nedenle, dünyanın itibar kaybeden generallerin dönüşünü arzulamak yerine AKP’nin yanında yer alması daha akıllıca bir davranış olur…”
Türkçeye çevirelim; daha olgun bir ortak istiyorsak, AKP desteklenmeli ne demek? İstediklerimizi fazlasıyla alabileceğimiz, ordusunu tepe tepe kullanabileceğimiz ortak (siz bunu uşak olarak da okuyabilirsiniz) demek!..
- Kutlamak gerek, sömürgeleştirme isteği, bundan daha açık şekilde anlatılamazdı!..
Bir Yurtsevere Mektup (51)
Sevgili kardeşim Balbay, senin ve sevgili Tuncay Özkan’ın “Sayın Meslektaşım” başlığı ile gazetecilere gönderdiğiniz yazılı açıklamada “Yargılanmakta olan, mesleğimiz ve ifade özgürlüğümüze dayalı anayasal haklarımızdır” diyorsunuz.. Hadi adına “yürekten yazılmış bir mektup” diyelim, o mektupta sorduğunuz şu soru, acaba kaç gazetecinin yüreğini acıtıyor: “Yıllardır aşkla sürdürdüğünüz mesleğinizde zaman zaman ödüller, başarılar elde ediyorsunuz. Başarılarınız bir gün terör faaliyeti olarak önünüze konuyor. Ne hissedersiniz?..” Sevgili kardeşim, bu soruya yanıt verecek gazeteci sayısı bellidir. Geriye kalanı ise işbirlikçi tetikçi sürüsüdür!.. Sizin sorunuza aslında en güzel yanıt, bir sanatçıdan geldi; sevgili Yıldız Kenter, Kraliçe Lear oyununu oynadığı sahneden şöyle seslendi:
“- Balbay sorgusuz sualsiz, nedensiz tutuklandı. Neden mi? Bilmiyorum, anlamıyorum. Güven duygum yok oluyor. Canım acıyor, korkuyorum, utanıyorum.”
ÜMİT ZİLELİ..11 Mart 2010

Hiç yorum yok: