30 Ekim 2009 Cuma

Mide Bulandıracak Kadar Kirli




Kampanya gerçekten müthiş!..



Ergenekon savcılarına 12 gün önce posta yoluyla ulaşan, kendi deyimiyle “şerefli bir Türk subayına ait” imzasız ihbar mektubu yandaş medyaya servis edildiği andan itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı öylesine bir linç kampanyası başlatıldı ki, ne tür bir “düzende”, ne çeşit bir “psikolojik savaş” ortamında yaşatıldığımızı anlamak açısından gayet öğretici oldu!..



Öncelikle, hiç eğmeden, bükmeden, postayla Ergenekon savcılarına ulaştırılan imzasız ihbar mektubuyla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum:



- Gönderilen ihbar mektubunun içeriği, yazım şekli, savcılara övgüler, psikolojik harp tekniklerini pek güzel özümsemiş gayet uzman birilerinin ürünü olduğunu adeta haykırıyor..



- Orijinal ıslak imza konusunda Adli Tıp Kurumu’ndan verildiği iddia edilen raporu muğlak buluyorum ve resmen açıklanmasını bekliyorum. Bugünün teknolojisiyle ıslak imzayı bile kopyalayabilecek makinelerin varlığı da ortadayken bu “gatakulliyi” F tipi ellerin gayet maharetle kotarabileceğini düşünüyorum.



- Mektubu savcılara gönderen “şerefli Türk subayı”nın Genelkurmay Başkanı Başbuğ, 1. Ordu Komutanı Iğsız başta olmak üzere, karargâhtaki birçok subayı adeta “ipe gönderdiği” mektubun imzasız olmasını kabul etmiyorum. Bundan sonra herhangi bir subay ortaya çıkıp “o bendim” dese bile bundan nasıl emin olabileceğimizi de bilemiyorum!.. Ayrıca ortalık yıkılırken böylesine önemli bir belgeyi saklayıp 4 ayı aşkın süre sonra, tam da hükümetin “Kürt açılımı” nedeniyle büyük bir açmaza düştüğü dönemde servise koyabilecek bir subayın var olduğuna da inanmıyorum!..



- Aylarca önce de yazmıştım; AKP iktidarı ne zaman zora düşse büyük bir tesadüf eseri bir Ergenekon operasyonu yapılıveriyordu!.. Bu belgenin kurusunun ortaya atıldığı haziran ayında da AKP’nin başı mayınlı araziler yasası nedeniyle dertteydi… Bugün Kürt açılımı nedeniyle dardayken bu kez de ıslağı servis ediliverdi!.. Ve ben bu kadar “tesadüf” karşısında hem bir gazeteci, hem de bir yurttaş olarak “yok artık!” deme hakkına sahibim..



İşte tüm bu nedenlerden dolayı bu mektup ve belgelerin tamamıyla bir psikolojik harp eseri olduğunu ve yaklaşan “baskın seçim” öncesi siyasi rant sağlamak için piyasaya sunulduğunu düşünüyorum... Böyle düşünmemi sağlayan başlıca nedene gelince; ihbar mektubu servise verildiği andan başlayarak daha neyin ne olduğu anlaşılmadan, işbirlikçi kalemlerin ve iktidara yakın çevrelerin adeta tek merkezden düğmeye basılmışçasına, Genelkurmay Başkanı Başbuğ’u istifaya çağırması, komuta kademesinin görevden alınması için kirli bir kampanya başlatması!.. Uzatma, sadede gel diyecek olursanız;



- Mide bulandıracak kadar kirli bir kampanya!..





Bir Yurtsevere Mektup (XXXII)



Sevgili kardeşim Balbay, yine “Tanrım, sen aklımı koru!” diyeceğimiz bir sürece boğazımıza kadar batmış durumdayız.. İktidar Kürt açılımı fiyaskosu nedeniyle yerlerde sürünürken aaaa bir de baktık “ıslak kampanya” başlatılıverdi!.. Dünyanın neresinde imzasız bir ihbar mektubuyla “yargısız infaz” yapılabilir diye sorduğumuzda ise yanaşma takımından aynı nakarat koro halinde yükseliveriyor, “darbeci seni!..” Bu arada koşar adım dinci faşizme doğru yol almamız ise cabası!..



Yukarıda anlattım ama bir kez daha vurgulamakta yarar var; öylesine dışa bağımlı, öylesine kaba oynuyorlar ki, inandırıcı olmak bir yana, çirkin ve komik oluyorlar!.. Tabii sen şimdi şöyle bir gülümseyip; “yurtseverleri de içerde tutmayı başarıyorlar ama” diyeceksin… Haklısın, ama biliyorsun bu “keser, sap ve hesap” meselesi…



Sevgili kardeşim, seni ve tüm yurtseverleri, dışarıdaki milyonlar adına bir yurtseverin tüm gücü, direnci ve kararlılığı ile kucaklıyorum.

Hiç yorum yok: